Pages

12 Şubat 2011 Cumartesi


BİR STADYUM DOLUSU İNSANIN HER BİRİ BEYNİNDEKİ AYRI BİR MAÇI İZLER

Bir futbol maçı izlemek için stadyumdan içeri giren kişi, içeride bulunan binlerce kişi ile aynı maçı izleyeceğini zannederken, gerçekte çok büyük bir yanılgıya düşmektedir.

Büyük bir stadyum dolusu insanla bir maçı izlediğinizde, binlerce insanın atılan golü aynı anda görmesi ve buna aynı anda tepki vermesi de, ne o stadyumun, ne futbolcuların, ne hakemlerin, ne de stadyumu dolduran insanların asıl varlıklarını gördüğünüze dair bir kanıt değildir. Çünkü stadyum ve içindeki futbolcular, seyirciler, yapılan tezahürat ve orada gördüğünüz herşey sizin beyninizde oluşmaktadır. Golü atan futbolcu da, bu gole sevinen seyirciler de sizin içinizdedir. Siz, beyninizde atılan gole sevinirsiniz, yine beyninizdeki kalabalıkla birlikte tezahürat yaparsınız. Sonuç olarak, yanınızda gördüğünüz insanların sizin gördüklerinizi doğruluyor olması, dış dünyadaki asıllarıyla muhatap olduğunuz anlamına gelmez. Çünkü "yanımda" dediğiniz insanlar da -ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar- gerçekte beyninizin içindedirler.

Ayrıca stadyumdaki her kişinin beyninde ayrı bir saha, ayrı futbolcular, ayrı izleyiciler, kısaca ayrı bir görüntü oluşur. Ancak herkes tek bir stadyumun, tek bir maçın olduğunu ve binlerce kişinin aynı maçı izlediğini zanneder. Hatta evlerindeki televizyonlardan bu maçı izleyen her kişinin de ekrandaki aynı maçı izlediğini zannederler.

Oysa her bir kişinin beyninde gerçeğinden ayırt edilmeyecek derecede aynı olan, izleyici sayısı kadar kopya yaratılır. Ne stadyumda oturanlar dışarıdaki görüntüyü, ne de evlerindeki televizyonun karşısında oturanlar ekrandaki gerçek görüntüyü göremezler. Çünkü hiçbir insanın beyninin içindeki ekrandan çıkıp, dışarıdaki görüntünün aslıyla muhatap olması mümkün değildir. Bu insanların tek görebildikleri şey, beyinlerine ulaşan bilgilerin beyinlerindeki ekrandan yorumlanmasıdır.

On binlerce insanda aynı görüntünün oluşması ise tam anlamıyla bir yaratılış mucizesidir.